Avrupa’nın Asya ve Afrika’ya doğru uzantısını oluşturan Balkan
Yarımadası, tarihin farklı dönemlerinde yaşayan halklara göre farklı
isimlerle anılmış, Osmanlı İmparatorluğu’nun egemenliği altına girmesiyle de Balkan devletleri Osmanlı’nın bir parçası olarak görülmeye
başlanmıştır. Öte yandan yarımada için Balkan ismi, Osmanlı İmparatorluğu’nun sonlarına doğru kayıtlara geçmiş olsa da Balkan devletlerinin Osmanlı bünyesinden ayrılmasıyla resmî olarak yaygınlaşmaya
başlamıştır. Ancak Avrupa’nın bütün Osmanlı dönemi boyunca geri almak için çabaladığı ve artık Osmanlı mirasının derin izlerini barındıran
bu bölge ötekileştirilmeye, 20. yüzyılda yaşanan savaşlar, siyasi çatışmalar sonucunda da Balkanlar terimine pejoratif anlamlar yüklenmeye
başlanmıştır.
Tarihî geçmişi Neolitik Çağ’a dayanan, dünyada eşi benzeri
olmayan bir kültür dokusuna sahip ve Avrupa’nın kültür beşiğini
oluşturan Balkanların, günümüzde genellikle siyasi çevreler tarafından
empoze edildiği şekilde gündeme getirilmesi üzücü bir durumdur. Çalışmamızda, bu bölgenin kültürel geçmişine değinerek burada keşfedilebilecek daha çok alanın olduğuna ve böylece günümüz sosyoloji,
psikoloji, antropoloji, etnoloji, teoloji, tarih, dil bilimi ve onun alt dalları olan sosyolinguistik ve diyalektoloji gibi bilim dallarına pek çok
yenilik sunulabileceğine dikkat çekmek istedik.
The Balkan Peninsula, which is the extension of Europe towards
Asia and Africa, was named with different names according to the
people living in different periods of history, and the Balkan states started to be seen as a part of the Ottoman Empire when it came under the rule of the Ottoman Empire. On the other hand, even though the Balkan
name for the peninsula was registered towards the end of the Ottoman
Empire, it began to become officially widespread with the separation of
the Balkan states from the Ottomans. However, this region, which
currently has deep traces of the Ottoman heritage that Europe is trying
to take back throughout the Ottoman era, started to be marginalized, and
as a result of the wars and political conflicts in the 20th century, the
term of the Balkans was loaded with pejorative meanings.
It is a pity that the Balkans, whose history is based on the Neolithic
Age, has a unique cultural texture in the world, and which constitutes
the cultural cradle of Europe, are brought to the agenda in a way that is
generally only imposed by political circles. In our study, we wanted to
draw attention to the cultural background of this region and that there
are more areas that can be explored here, so that many innovations can
be offered to today's sociology, psychology, anthropology, ethnology,
theology, history and linguistics and sub-branches such as sociolinguistics and dialectology