Her millet, nerede yaşarsa yaşasın, kendi kültürünü, dilini ve edebiyatını
oluşturmuştur. Toplumlar tarih boyunca birbirlerinden etkilenmiş,
bu etkileşimle diller, gelenekler ve folklorlar zamanla iç içe geçmiştir.
Osmanlı'nın beş yüz yıllık hüküm sürdüğü bölgelerde Türk kültürü
büyük etkiler bırakmış, bazı halklar Osmanlı Türkçesini benimseyip
bu dilde edebî eserler vermiştir. Bu etkileşim sadece divan edebiyatında
değil, halk edebiyatında da görülmüş; ancak birçok değerli halk
şiiri yazıya geçirilmediği için kaybolmuştur. Arnavut halkı gibi bazı
topluluklar kendi dillerinde şiirler söylemiş, fakat bunları Arap harfleriyle
yazarak Türk edebî geleneğini sürdürmüştür. Bu durum, Avrupa’daki
Alhamiyado edebiyatına benzer bir hareket olarak ortaya çıkmıştır.
19. yüzyılda Arnavut şairleri, şiirlerini Arnavutça söylemiş ancak
Arap harfleriyle yazmışlardır. Bu eğilim, Yakovalı Tahir Efendi ve Ravuçalı
Şeyh Maliç gibi isimlerde örneklenebilir. Benzer şekilde, halk
edebiyatında da tekkelerde şeyhler ve dervişler eski Türkçe ile eserler
vermiştir. Bu eserler genellikle kişisel amaçlarla yazılmış, ancak korunabilselerdi
Arnavut edebiyatı ve folkloru çok daha zengin olabilirdi.
Makalede araştırmalarım sırasında karşılaştığım bazı ilginç örneklerinin
transkripsiyonu sunulacaktır.
Every nation, wherever it lives, has developed its own culture, language
and literature. Throughout history, societies have influenced each
other, and with this interaction, languages, traditions and folklore have
become intertwined over time. Turkish culture had a great impact in the
regions where the Ottomans ruled for five hundred years, and some peoples
adopted Ottoman Turkish and produced literary works in this language.
This interaction was seen not only in divan literature but also in
folk literature; however, many valuable folk poems were lost because
they were not written down. Some communities, such as the Albanian
people, wrote poems in their own language, but continued the Turkish
literary tradition by writing them in Arabic letters. This situation emerged
as a movement similar to the Alhamiyado literature in Europe. In
the 19th century, Albanian poets wrote their poems in Albanian but
wrote them in Arabic letters. This tendency can be exemplified by names
such as Yakovalı Tahir Efendi and Ravuçalı Şeyh Maliç. Similarly,
in folk literature, sheikhs and dervishes in dervish lodges produced
works in old Turkish. These works were generally written for personal
purposes, but if they had been preserved, Albanian literature and folklore
would have been much richer. In this article, transcriptions of some
interesting examples that I encountered during my research will be presented.